25 Eylül 2015 Cuma

4.KMBT || Kutsal İnek - David Duchovny | Kitap Yorumu


Adı: Kutsal İnek 

Yazarı: David Duchovny

Sayfa Sayısı: 160

Yayınevi: April Yayınları 

Goodreads Puanı: 3.34/5

Benim Puanım: 3/5

Seri: Yok


Tanıtım:



Hindistan’dan Türkiye’ye, İsrail’den Filistin’e kıtalar arası bir macera! 

 X-Files ve Californication'ın yıldızı David Duchovny'den katıla katıla okunacak lezzetli bir hiciv, iyimser bir sistem eleştirisi, bir doğal hayat manifestosu. 

 Siz, ben, biz, yabandaki hayvanlar, dizinizin dibindeki hayvanlar, 
 tabağınızdaki hayvanlar, yanınızda duran kişi... 
 Hepimiz biriz. 
 Hepimiz kutsalız. 

 Bütün inek anneleri gibi aniden ortadan kaybolan annesinin özlemiyle yanıp tutuşurken, insan ırkının himayesindeki ineklerinbaşına gelenleri öğrenen Elsie, bir gece çiftlikten kaçar. Hindistan Operasyonu dediği kaçış projesinin hedefi makûs talihine dur demek, feleğin tekerine çomak sokmaktır. 
 Bu özgürlükçü macerada Elsie’ye onunla aynı emelleri taşıyan 
 bir domuz ve bir hindi yoldaşlık eder. 

 Güçlerini birleştiren hayvanlar ezber bozarak insanlığa nanik yapıyor! 

 “Hayvan Çiftliği'nden bu yana yazılmış en ilgi çekici hikâyelerden." 
 Time Out 
 ”David Duchovny'nin cezbedici, cesur ve hazırcevap icadı Elsie Bovary, hiçbir okurun karşı koyamayacağı bir edebiyat festivalini garanti ediyor.”
 Rafael Yglesias

Yorum:

Bu tür kitaplar okumam ve sevmem belki ama bu kitabı gerçekten beğendim. Sevmedim ama beğendim. Yazar küçücük bir kitaba her şeyi doldurmuş. Kitapta beni çeken en önemli etken Türkiye'de geçmesi de. Bilirsiniz ki biz Türkler ismimizin geçmesiyle ayrı bir sevinç yaşarız. O tarif edilemez duygu :D

Her neyse kitap tatlı bir ineğin ağzından anlatılıyor. O ve birkaç hayvanın macerasını, yolculuğunu. Çok fazla yazılacak bir şey bulamıyorum gerçi. Yazılacak çok şey var ama aklıma gelmiyor işte, mazur görün. 

Kitabı önerir misin derseniz evet derim çünkü gerçekten hoş bir kitap. Almasanız da olur ama alsanız da olur. İçinde bir sürü çizim var. Hoş karakütürler ayrı bir çekiyor kendine. Hele o kapağı yok mu? Afet. O kapaklar harika resimler çekilebilirsiniz. :D

Puanım:3/5


April Yayınları'na sponsorluğu için teşekkür ederiz.

21 Eylül 2015 Pazartesi

How I Met Your Mother - FİNAL (Spoi) | Dizi/Film



Saatlerimi, günlerimi; hatta uykularımı verdiğim diziyi sonunda bitirdim. Koskoca 9 sezonluk dizinin bir hiç uğruna olması beni hayal kırıklığına uğrattı. Oraya geleceğim ama ilk önce diziyi izlememin sebebini anlatayım. Diziyi 2 sene veya 1 sene önce izlemeye başlamıştım ama bir nedenden dolayı devam ettirmemiştim. Yaklaşık 1 ay önce de Beyza'nın final bölüm için yazısını gördüm ve hazır tatildeyken izliyeyim bitsin dedim. Hunharca dizi izledim. Sezonları bitirdim. 1 günde 1 sezon bitirdiğimi biliyorum ben. Meğerse bir hiç içinmiş.

Bir noktadan sonra dizi affedersiniz ama boka sardı. Dizi eski tadını vermemeye başladı. Dizi uzadıkça uzadı. 7. sezondan sonra artık dizi bitti. 8 ve 9. sezon berbattı. 8. Sezon belki idare ederdi ama 9. sezon hüsran..





Hatırlarsanız Barney 8. sezonda Robin'e evlilik teklifi etmişti. Ben Robin ve Ted'i desteklerken bu olmuştu. Açıkçası Robin tam sürtük. Bir Ted, bir Barney. Dur yahu! Ve Ted de buna bir şey demiyor ve sonuna kadar da haklı. Bu bir olgunluk ama Robin de fazla oluyor. Sonrasında Robin ve Barney oldu, tamam, onaylıyorum dedim.




Ve sonra evlendiler. Ama bu evliliğin 3 gününü bir sezonda mı anlatılması gerekiyordu? Yemin ederim bunaldım. Ya bölümleri geçtim hep. Bu zaten başlı başına hayal kırıklığı. Ve final? 40 dakika boşaydı. Finalde bir sürü alakasız şey vardı. Daha iyisini beklerdim.




3 yıllık bir evlilikten sonra basitçe boşandılar. Robin çok iyi bir muhabir olurken Barney eski hayatına döndü. Ne saçma ama! Bu da tam bir hayal kırıklığıydı. Her şey öyle basitti ki. Bundan daha iyi final yapabilirdik.





Ve 9 sezonun ardından tanıştılar. Peki ya sonrası nasıldı? Buna daha sonra değinicem. Tracy ile tanışması bir çok kez 1 adım kadar uzaklıktaydı. Ama her zaman bir şey oldu ve tanışamadılar. Ve sonunda Barney ve Robin'in düğününde bas çaldı. Bu mu yani? Daha iyi bir şey olamaz mıydı? Daha Ef- Bekle. -sanevi. İki çocuktan sonra da evlendiler, ne hoş! Tamam belki yabancılarda bu normal bir şey belki ama Ted'in Tracy hamile olduğu anda, hatta ondan daha önce onla evlenmesini beklerdim. Ted böyle biriydi. Her neyse.





Evlendiler, pekala. Ne kadar geç olsa da evlendiler. Dediğim gibi bulduğu anda onla evlenmesini ister ve beklerdim.



Sonra Tracy hasta oldu. Peki hastalığı neydi? Bilmiyoruz. Son sözleri? Yine bilmiyoruz. Bir sürü saçmalık. Tracy ölmemeliydi. Barney ve Robin ayrılmamalıydı. Hepsi mutlu bir çift olarak yaşamalıydı. Bunun yerine senaryo yazarları 1. sezona, başa döndürdü. Ted yine Robin'in peşinde. Ted o kadar harika biri ki.. Değerini bilemeyen Robin ve değerini sonuna kadar bilen Tracy. Sonuç: Robin. Neden ya? Hayır yani neden Robin? Ya çocuklarının bunu onaylaması? ''Annem öleli 6 yıl oldu baba, artık zamanı!'' mı?! Hiçbir ''Biliyorum, baba. Onu özlüyorsun. Bizde özlüyoruz ama annem de böyle olmasını isterdi. Hayatımıza devam etmemizi. Annem her zaman kalbimizde olacak. Robin teyzeyi seviyoruz ve sende seviyorsun. Annem öleli 6 yıl oldu baba, artık zamanı!'' Benden daha iyi final çıkardı.



Ted Robin'in kapısına geldi ve 1. sezondaki şeyler tekrarlandı. Sonunda Ted yine üzülecek. Robin hep daha fazlasını istiyor. Değer bilmiyor. Ted her zaman onu sevdi, evet ama Robin bunun değerini bilemiyordu. Hala da bilemiyor bence.



Son bölümü hatta son sezonu geçe geçe izledim. Ama duyduğum kadarıyla Barney bir kızla yatmış ve o kız hamile olmuş. Hastanede olduğu kısım dışında hiçbir şey yok. Kadın kim falan hepsi boş. Saçma bir şekilde Barney birden çocuğuna bağlı mı yaşayacak. Benim bildiğim Barney her zaman kaçardı ama şimdi noldu?




Marshall ve Lily'ye gelirsek 3. çocukları doğacak. Konu o kadar Barney-Robin-Ted arasında dönüuor ki Marshall ve Lily'ye yer kalmıyor ama Marshall Lily için Roma'ya gidiyor. Yahu Lily basit bir ressam. Marshall da yargıç olacakken yine Lily'nin dediği oluyor. Ama yine de bu çifti seviyorum. Final o kadar saçmasalaktı ki bu çifti de ayıracaklar sanmıştım.



Yazarlar finali planlamıştı zaten. Robin ve Ted birlikte olacaktı. Ve son geldiğinde bütün olaylar baştan savma oldu. Final bölümü 3 bölümden oluşsaydı bari. Her şey çabucak geçildi. Tracy öldü ve Robin Barney'le ayrıldı. Sonuç olarak Ted ve Robin. İki kelime; HAYAL KIRIKLIĞI.










How I Met Your Mother | Final 





11 Eylül 2015 Cuma

3.KMBT || Emanet Mezar - Ariana Franklin | Kitap Yorumu + Okumak İçin Sebepler




Adı: Emanet Mezar

Yazarı: Ariana Franklin

Sayfa Sayısı: 432

Yayınevi: Martı Yayınları

Goodreads Puanı: 4.06/5

Benim Puanım: 3/5

Seri: #3


Tanıtım:



Glastonbury Manastırı'nda, bir tabutta iki insana ait iskelet kalıntıları bulunur. Bu iskeletlerin Kral Arthur ve Kraliçe Guinevere'e ait olduğu söylentisi yayılır. II. Henry hükmettiği topraklardaki Gallilerin Kral Arthur'un döneceğine dair besledikleri umudu yok etmek ve çıkabilecek bir isyanı dizginlemek amacıyla, bu iskeletlerin kimliklerinin belirlenmesini emreder. Bu görev kralın ölüm üstadı Adelia Aguilar'a verilir. Adelia ve onun yakın dostu Emma'yı, mezarlıklardan cüzamlı adasına, manastırın dehlizlerinden kralın sarayına uzanan nefes kesen bir macera ve geçmişin derinliklerine saklanmış büyük bir sır beklemektedir. Emanet Mezar, soluk soluğa okuyacağınız muhteşem bir tarihi gerilim romanı.

"Ariana Franklin, tarihi gerilim romanının, roman kahramanı Adelia Aguilar ise ölümün kraliçesi."
-Publishers Weekly-

"Emanet Mezar, bir manastırın derinliklerindeki mezarlarda, geçmişin kuytu köşelerinde, sırların kenar çizgilerinde dolaşan muhteşem bir roman."
-Booklist-

"Ölüm, esrarengiz olaylar, rüyalar, tutku, inanç, hırs ve ihanet bu kitapta bir arada. 12. yüzyılın karanlığında ışığa yeni bir yol açan kahramanların izini sürmek isteyeceksiniz."
-Amazon-

Yorum:


Herkese merhaba!! Bugün Cuma ve tur kapsamında okuduğumuz kitabın yorumunu yapacağım. Okullar da açılacak, az kaldı. Ben daha yeni liseye geçtim ve belki de sevinmem gerek ama berbat durumdayım. Okulum benim evime uzak ve bu beni içimi kemiriyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ağlıyorum faydasızca. Umarım istediğim okula bir şekilde geçerim. Neyse..


Öncelikle Martı Yayınları'na gerçekten çok teşekkür ederim. Bu eğitici, faydalı kitap için ancak şunu da söylemeliyim ki kitabı hiç sevmedim. Kitabın yarısını, hatta yarısından çoğunu zorla okudum. Kitap mitolojiyle, bilgiyle doluydu ama benim yaşıma uygun değildi bence. Çoğu kelimeyi açıklama yaptıkları halde anlamadım. 

Aslında konusu da çok güzel. Kral Arthur ve Guinevere'yi Merlin dizisinden biliyorum ve beni tanıyanlar bilir ki Merlin dizisi benim canımdır. Ona rağmen kitabı beğenmedim. Olaylar çok karışıktı, darmadağınıktı. Bir noktadan sonra bünyem kaldırmadı. 

Konusundan bahsetmek gerekirse Adelia Aguliar cesetlerden iyi anlayan biri. Yani ben de tam anlamadım aslında ama heralde cesetlerle ilgili bilgisi var. Mesela nasıl öldüğünü falan anlayabilir. Ölüm üstadı mı ne diyor. Her neyse.

Glastonbury Manastır'ında iki ceset bulunuyor, o cesetlerin Kral Arthur ve Kraliçe Guinevere olduğu düşünülüyor. Gerçeği öğrenmek için de Adelia görevlendiriliyor. Bir çok zorlukla uğraşırken bir de arkadaşı Emma'yı bulmaya çalışıyor.

Yazar baya bir araştırma yapmış, belli. Ama o araştırmaları sanki kitabın ilk yarısına sığdırmış gibi. Kitap kafanıza karıştırabilir ama bir noktadan sonra da zevk almanızı ve sevmenizi sağlayabilir. Ancak sevmeniz için ilk olarak bu kitabın başlarını sabırla okumalısınız. 

Sonlar ayrı bir güzeldi. Bütün sorularınızın cevaplarını buluyordunuz. Gerçekten kitabın sonu olunca 3 verdim yoksa 1 veya 2 de verebilirdim. Görüşmek üzere!!

Okumak İçin Sebepler

- Eğer mitolojiyi seviyorsanız bu kitabı okumalısınız, baya yararlı.

- Merlin dizisini sevdiyseniz bu kitaba da bir şans verebilirsiniz.

- Hem polisiye-gerilim kitabı okumak, hem de tarihi kitap okumak istiyorsanız doğru kitap kesinlikle bu.

Puanım: 3/5





31 Ağustos 2015 Pazartesi

Korku/Korkunçlu | Mim/Tag

Merhaba!!! Evet mimlenmişim. Kitaptan Blog ve Okur Da Okur beni Korku ya da Korkunçlu isimli mime davet etmiş!! Teşekkür ederim canlarım. Tabii bende hemen yapacağım. :D Başlayalım bakalım!!!



1- Geçmişe inip korkularının temelinden başlayalım. Küçükken seni en çok ne korkuturdu?

Her şey! Ben çok korkak biriyimdir. Cesaretliyimdir ama bir o kadar da korkak.. Ölü Gelin adlı bir animasyon vardı ve ben ondan çok ama çok korkmuştum. Arkadaşlarım bana korkunç bir şey anlatınca annemi çağırır ya da onun yanına gider uyurdum. Bir yaştan sonra mümkün olmuyor tabii. Karanlık ta bütün korkuların anasıydı.


2) Peki artık büyüdün ama yine de korktuğun çok şey var. Bu atmosferlerin hangisinde bir gece yarısı yalnız başına kalsaydın daha çok korkardın? 

Tek başıma ıssız bir yer, ev gibi şeyler acayip korkutuyor beni. Zombiler mesela korkuturlar. Orada da benliğimi konuşturup bebek ve çocukları düşünerek çok üzülüyorum.


3) Kabusların hangisini görünce etkisinden çıkmazsın? 

Ailemle ilgili bir şey olursa. Veya hiç tanımadığım çok küçük bebek veya çocuk. Cidden çocuklar benim en hassas noktam.


4) Düşündüğünde seni ne çok gergin hissettirir?


Bu soruyu tam anlamadım ama diğer dünya diyebiliriz.


5) Yurt dışındasın ve ilk cadılar bayramı deneyimin. Hangi kostümü tercih ederdin? 

Iıı.. Bunun hiç düşünmedim ama çok korkunç olmaya dikkat etmezdim. Bir kitap karakteri olurdum kesinlikle!!


6) Olmasın tabi ama evine girip seni öldürmek isteyen biri ya da bir şey olsa nereye saklanırdın?

Bilemiyorum büyük ihtimal tuvalete ama yemek de lazım diyerek mutfağa da saklanabilirim. Yine de Allah korusun!


7) Ruhani varlıklar sence aramızdalar mı?

Neyden bahsettiğine bağlı. Ölen kişiler ise emin değilim ama şeytan gibi şeylerse bir ihtimal.


8) Yaşadığın en kötü his nedir? 

Kimsesizlik.


9) Bir korku filminin olmazsa olmazı nedir sence? 

Ruh çağırma.


10) Hiç doğa üstü olduğunu düşündüğün bir durum oldu mu?

Hayır ama düşündüm bir ara. Ablamla evde yanlınız ve yemek yiyeceğiz saat 3 gibi. Ben o zaman  The Wampire Diares izliyorum. Birisi sandalyeyi salonun ortasında bırakmış. Ablam sordu ben değilim dedim ablam da değilmiş tırstım sonra aklıma onu kendim koyduğum geldi. TWD benim kafayı baya karıştırmıştı.

Ben de Düşes'in Günlüğü, Atlantisli'nin Mekanı ve Glorry Books'u mimliyorum. Görüşmek üzere!!! 



14 Ağustos 2015 Cuma

Tatlı Tehlike - Wendy Higgins | Kitap Yorumu

Herkese merhaba!! Nasılsınız? Ben çok stresliyim. Teog açıklanacak ama hala açıklanmadı. Belki de ertelenmiştir, bilemiyorum. Her neyse Tatlı Tehlike dün bitti. Sanırım çoğu kişi Tatlı Şeytan'ı daha çok seviyor ama ben Tatlı Tehlike'yi daha çok sevdim. Daha akıcıydı sanki. Neyse, iyi okumalar! ^.^





Adı: Tatlı Tehlike

Yazarı: Wendy Hiddins

Sayfa Sayısı: 440

Yayınevi: Parodi Go!

Goodreads Puanı: 4.31/5

Benim Puanım: 5/5

Seri: Tatlı Serisi #2



Tanıtım:



Görevleri, cennetten kovulan iblislere hizmet etmek olan Nefillerden biri olduğunu öğrendiği günden beri hayatı altüst olan Anna, kötülüğe boyun eğmemeye kararlıdır. Ama dört bir yanda kol gezen fısıldayan iblislerin ve acımasız Düklerin dikkatini çekmemek için o da diğer Nefiller gibi çalışmak zorundadır. Bunun için tüm çekingenliğinden sıyrılıp bir parti kızı oluveren Anna artık tüm eğlencelerin aranılan ismidir. Bu şekilde yaşamaktan nefret etse de o, çok büyük bir amaca hizmet edecek olan "seçilmiş kişidir" ve zamanı geldiğinde ona emanet edilen Erdem Kılıcı ile büyük bir savaşa öncülük edecektir. Ama o güne dek kimliğini gizli tutmalı ve toplayabildiği kadar yandaş toplamalıdır. Bunun için kendisi gibi bir Nefil olan Kaidan Rowe'a duyduğu büyük aşkı bile kalbine gömen Anna, bir yandan "kötü kızı" oynarken bir yandan da iblisleri yeryüzünden silmek için ölümcül bir mücadeleye girişecektir.


Yorum:


İlk olarak ben bu kitabı Tatlı Şeytan'dan daha çok sevdim. Bu kitapta Anna artık daha güçlü, daha kendinden emin. Yani bazı yerler dışında tabii. 

Anna Nefil müttefik toplamak için Kopana ile yolculuklara çıkıyor. Tabii yolculukların birinde çok yakınlaşıyorlar ama sonradan toparlıyorlar. Ya çok karışıktı. Kopana Anna'yı, Anna Kaidan'ı, Kaidan da Anna'yı seviyor. Aşk üçgenleri, tam nefretlik! Nefret etmekten çok üzülüyorum ben aslında. Kopana'nın mutlu olmasını çok ama çok istiyorum ve sanırım öyle olacak. Kitabın sonlarına doğru öyle bir izlenime kapıldım.

Ayrıca çakma Anna var. Ay sürtük!! Ne bekliyordun yani? Kaidan senin mi olacaktı? Hahaha.. güleyim bari de ayıp olmasın. Kızın hele konuştuğu bir yer vardı... Böyle döv beni diye bağırıyor gibiydi. Tamam sinir bozucu bir şey söylemedi ama  nefret ettim. Cümlelerin altında yatan anlamı çıkardım. Her neyse o zaten tarih oldu. 

Blake çok şirin değil mi? O kadar tatlı ki! Çok seviyorum ya onu. O espirilerini falan. İlk kitapta o kadar da sevmemiştim, hatta umurumda değildi. Hiç dikkat etmemiştim ama bu kitapta herşeyim oldu çıktı. Seriye veda edersem en çok ona üzülürüm herhalde. Bir de son kitap çıktı sanırım. Tatlı Hesaplaşma ön siparişte yani ama kim bilir ne zaman alırım kitap. Daha yeni alışveriş yapmıştım ama bakacağız artık.

Ginger ve Blake ilişkisini de destekliyorum!! Birbirlerini seviyorlar ama Nefil ile Nefil olamaz. Yazık be! Bir de kim bilir kaç senedir içlerinde tutuyor bunu. He bir de Ginger ile Anna'nın aralarının düzelmesine ayrı bir sevindim. İkizler zaten mükemmel! Jay ve Veronica mı yoksa Jay ve Marna mı? Bir türlü karar veremedim ama Jay ve Marna'nın içten içe birbirlerini ne kadar sevdiklerini anlayabiliyoruz. Umarım birleşirler.

Ya söylemeyi unuttum. Şu kapaklar berbat değil mi? İlk başta sevmiştim de şimdi acayip gözüme batıyor. Bu kapak çok çirkin!! Ama kitap güzel. Yani kitabı kapağına göre yargılamamayı öğrenelim. Ayrıca Çevirmen harika!! Alırım façanı aşağı dedi Kaidan. Orada kahkaha attım. Tabii iyi anlamda.

Sonlarda yani son sayfalarda bir şey oldu. Çok üzüldüm. İyi bir çocuktu. Komikti de. Ah benim canım boksçum. Seni özleyeceğim. Sözleri bile ayrı bir komikti. 

Genel olarak bu kitaba bayıldım!! Daha güzeldi. Müttefik topluyorlardı, yani yeni kişiler vardı. Akıcıydı. Tek Anna yoktu bu kitapta. Diğer karakterleri de tanıdım. Mesela Blake'i ben hiç sevmiyordum ama şimdi tanıyınca karakteri çok sevdim. Bazı yerlerde sıkıldım ama nadirdi. Fazla değildi. Yani Tatlı Şeytan'da sıkıldığıma göre daha iyidi. Bence seri gittikçe güzelleşiyor. Son kitap yani Tatlı Hesaplaşma harika olacak gibi!! 

Görüşmek üzere! 

Puanım: 5/5 Gerçekten çok beğendim!




6 Ağustos 2015 Perşembe

Karanlık Zihinler - Alexandra Bracken | Kitap Yorumu

Herkese merhaba! Nasılsınız? Ben harikayım. Yani.. sanırım. Her neyse kısa keseceğim. Hadi yoruma geçelim. İyi okumalar!!










Adı: Karanlık Zihinler

Yazarı: Alexandra Bracken

Sayfa Sayısı: 557

Yayınevi: Parodi

Goodreads Puanı: 4.31/5

Benim Puanım: 5/5

Seri: Karanlık Zihinler Serisi #1


Tanıtım:


Adım Ruby.
Hepinizden farklıyım.
Aklınızın derinliklerinde gezinebilir,
Anılarınızı hiç yaşamamışsınız gibi silebilirim.
Henüz on yaşındayken Thurmond'daki bu rehabilitasyon kampına gönderildim. Hem de kendi ailem tarafından...
Burada her adımımız izleniyor, nefes alış verişlerimiz bile.
Yalnız değilim.
Maviler... Yeşiller... Turuncular...
Sarılar ve Kırmızılar...
Karanlık Zihinler...
Ve yaşamak için saklanmak zorunda kalanlar
Ve kaçanlar..


Yorum:



Tek kelimeyle MÜKEMMELDİ! O kadar çok sevdim ki nasıl anlatsam bilemiyorum. Kitabı okumaya başladım ve sayfalar su gibi akıp gitti. Bir baktım 200'ü geçmişim. Bir de ilk defa 1 günde 200 sayfayı hemen bitirdiğim için içimde oluşan o mutlulukla daha da sevdim kitabı. Zaten kitap o kadar güzeldi ki sevmemek için sebep yoktu. Başlarda kafam karıştı ama sonradan anladım, yazarın diline alıştım belki de. 

Konusundan bahsetmek gerekirse bir gün bütün çocuklar bir salgın ile ölmeye başlıyor. Ölmeyen çocuklar ise maviler, yeşiller, turuncular, sarılar ve kırmızılar... Yani yaptıklarına göre renkler. Mesela maviler eşyaları dokunmadan kaldırabilirler, yeşiller çok zekilerdir ve fotoğraflık hafızaya sahiplerdir, turuncular insanların zihinlerine girip onları kontrol edebilirler, sarılar elektriği kullanabilirler ve kırmızılar elleriyle hatta dokunmadan her şeyi yakabilirler. 

Yeşil ve maviler zararsızlardı ama sarılar, turuncular ve kırmızılar çok tehlikeliydiler. Sarılar belki ama turuncu ve kırmızılar tehlikeliydi. Ruby aslında turuncu ama doktoru kontrol ederek kendini yeşil olduğuna ikna etti, bilmeden. Bir gün bahçede çalışırken Beyaz Gürültü'yü duydu. Bu diğerlerinden daha farklıydı. Bu özellikle kırmızılar ve turuncuların duyabileceği bir frekanstı.

Ruby zeki ve cesur bir kız. İlk başta onu erkek sanmıştım, cidden. Ama kız olması daha iyi oldu. Böyle kitaplarda hep erkek olur sonuçta. Her neyse. Liam, Chubs, Zu ve Ruby dörtlüsünü çok seviyorum. Onlarla geçen zamanları ki kitabın resmen tamamı öyle, çok güzeldi. Bazı yerlerde sesli güldüm, bazı yerlerde de gözlerimde yaşlar birikti. Ya bu kitap resmen distopya kitapların Kral/Kraliçe 'si idi. Ben Labirent Serisini sanarken bu kitap.. ah cidden bayıldım. Sonlarda ağladım zaten. Ruby bunu yapmasaydı daha iyi olacaktı. Şimdi onlar nasıl birleşecekler daha bilemiyorum. Umarım hatırlar.

Bir de East River var tabii. O güya güvenli olan yer. O şerefsiz Ruby için sattı hepsini. Nefretimi kusmak istiyorum ona. Alçak pislik. Nefret ediyorum ondan. Gün gelecek seni yenecek lan Ruby. İnanıyorum. Zaten ikinci kitabı çıktı. Buz Kapanı'nı en yakın zamanda alacağım. Allah'tan çıktı yoksa ben dayanamazdım be. Ya bu kitap benim herşeyim. Umarım dörtlü tekrar birleşir.

Chubs çok tatlı ya. Korumacı, güçlü, zeki ve daha bir sürü özelliği var. En önemlisi hayalleri var. Hala umudu var. Eve gitmek için umudu var. Ve gidecek de. Bir gün evine gidecek, biliyorum. Hepsi bir gün mutlu olacaklar ama bu kitapta değil. Zu'yu bir türlü anlayamadım. Güçlerini falan. Sarıların güçlerini hala anlamış değilim ama birilerine sordum ve öğrendim sayılır. Ama o kızın eldivenleri unutulmaz. 

Her neyse. Bu kitabı hala almayan varsa kesin alsın diyorum! BU. KİTABI. ALIN! Sakın Buz Kapanı'nı da yanında almayı unutmayın! Görüşmek üzere! :)) 
Puanım: 5/5 tabii ki!!









5 Ağustos 2015 Çarşamba

2.KMBT || Cennetin Rengi - E.V. Mitchell | Kitap Yorumu + Yurt Dışı Kapakları

Herkese merhaba!! Uzun zamandır buralara girmiyorum, biliyorum. Ancak size iyi haberlerim var! Karanlık Zihinler kitabına başladım. Yani blog tur kitabımız bitince. Ya hayatımda böyle bir kitap görmedim. Öyle ki ben bir günde.. Bakın ben diyorum! 200 sayfa okudum ya. Bir günde hem de. Öyle sevindim ki.. Kitabı öyle sevdim ki.. Nasıl anlatsam bilemedim. Kitabı bitirmeme son 150, belki de 100 sayfa kaldı. Bitince bloguma ışık hızında yorumunu girmeyi düşünüyorum. :D

Her neyse, blog tur kitabımız olan Cennetin Rengi'nin yorumunu gireceğim. Başlıktan zaten anlamışsınızdır gerçi. Kitapla ilgili özellikle yazmak istediklerim arada gelip kayboluyor. Cidden karmaşık. Ama ben elimden geldiğince en ince noktasına kadar spoi vermeden anlatmaya çalışacağım. İyi okumalar!! :)




Adı: Cennetin Rengi

Yazarı: E.V. Mitchell


Sayfa Sayısı: 334

Yayınevi: Arkadya


Goodreads Puanı: 3.92/5


Benim Puanım: 4.5/5

Seri: Cennetin Rengi Serisi #1




Tanıtım:


Sophie Duncan herkesin hayalini kurduğu bir hayatı yaşıyordur. Başarılı olduğu bir işi, mutlu bir yuvası ve bu yuvayı neşesiyle taçlandıran bir de iki yaşında kızı vardır. Ancak bir gün aldığı bir haberle tüm dünyası altüst olur. O zamana kadar yaşadığı hayatın bir yalandan ibaret olduğunu anlayan Sophie, artık kaderini karşılama vaktinin geldiğinin farkındadır. Yok saydığı annesiyle yüzleşerek geçmişindeki sırların kilidini açacaktır. Ve öyle bir an gelecektir ki gerçekten yaşamakla sevmenin ne demek olduğunu doğaüstü bir olayla keşfedecektir. 

Cennetin Rengi her zaman umut vardır dedirten muhteşem bir hikâye. Aşkın gücünü, kendini yeniden keşfetmeyi, kalp kırıklığını ve iyileşmeyi anlatan bu romanı okurken, sayfaların akıp gittiğini anlayamayacaksınız. 


"Bu kitap tam anlamıyla yürek burkuyor." Romantic Times




Yorum:


Kitabın yorumuna nereden yapmaya başlasam bilemedim. Kitabın başlarında kızıyla ilgili olaylardan çok ağladım. Yarısı uykusuzluk, yarısı da göz yaşından gözüm şişti. Sonrasında hiç ağlamadım ama başı beni yıkıp geçti. Öyle üzüldüm ki.. Dedim bir daha asla böyle bir kitap okumayacağım. Okumayacağım da. Ben duygusalım tamam ama yani başı da fenaydı. Ama size iyi bir haberim var! Sonlara doğru harikaydı. Aslında bakarsanız iki kitap gibiydi. Bir kitabın içinde iki hikaye diyebilirim. Beğendim kısaca :D

Konusundan bahsetmek gerekirse Sophie harika bir hayat yaşıyor. Harika bir işi, kocası ve iki yaşında kızı vardır. Bir gün kızının lösemi olduğunu öğrenince her şey altüst olur. Artık Sophie için hiçbir şey umurunda değildir. Çok sevdiği işi (yazarlık) bile. Bir de kocasının ilgisizliğiyle günden güne daha da çöken Sophie, Magen yani kızının ölümüyle tepe taklak olur. Sonrasında kocasının onu aldatmasını ve aldattığı kişinin hamile olduğunu öğrenince Sophie yıkılır. Ve seneler önce onu, kardeşini ve babasını bırakıp giden annesi ile yüzleşerek gerçekleri öğrenir.

Ne desem bilemiyorum.. Bir kadının başına gelenler bu kadar acı nasıl olabilir? Daha birinin acısı geçmeden diğeri çıkıyor. Gerçi o acılar geçecek gibi de değil ya.. 

Mitchell yani kocası öyle bir pislik ki, kızının ölümünü öyle atlattı ki, hemencecik. Ve başka bir kadınla aldattı, üstüne kadın hamile kaldı ve hiç tedirginlik duymadı. Ya bu kızımda ya da oğlumda da olursa diye ancak hiç bir tedirginlik yoktu. Güya mükemmel kocaydı ama kendisi şerefsiz çıktı be!! Hep nefret edeceğim ondan.

Kitabın özellikle sonunun tam istediğim gibi bitmesine çok sevindim. Her zaman umut vardır.. Kitabın konusu buydu. Umut.. Her kötü şeyin sonunda bir iyilik, her karanlığın sonunda aydınlık ve her çirkin şeyin sonunda güzel bir şey olduğunu anlatıyordu. Bu kitap benim okumayı sevdiğim türlere göre farklıydı ancak beğendim. Başka türden kitaplar okumak da sonuçta değişiklik oldu. Eğer siz de almayı düşünüyorsanız alabilirsiniz. Kesin alın demiyorum ama alabilirsiniz. Hazir 2. kitabı da çıkmışken alın. Gerçi 1. kitapla alakası yok sanırım ancak olsun, alın. 



Yurt Dışı Kapakları


İki tane kapak bulabildim. Kusura bakmayın. :/





Puanım. 4/5. İlk okuduğum böyle bir tür kitaba göre beni oldukça etkiledi.









Ve eğer yarın kimin tur günü olacağını bilmiyorsanız karşınızda takvimimiz.







Arkadya Yayınevi de çok teşekkür ederiz. Bize turda sponsor oldukları için. Ayrıca Arkadya Yayınevi sponsorluğunda Instagram blog tur hesabımızdan 3 kişiye Cennetin Rengi kitabını hediye edeceğiz. Linkini bırakıyorum. Görüşmek üzere!! :)

Çekilişe katılmak için; https://instagram.com/kitapmelezleri/